Parasomnialar uykuya geçiş sırasında ya da uykunun devamında, istenilmeyen anormal davranışların, fiziksel aktivite ve otonomik uyarılma belirtilerinin ortaya çıkması olarak tanımlanmaktadır.
Parasomnialar içerisinde sınıflandırılan gece terörü, NREM uykusunda ortaya çıkan ve çoğunlukla uykunun ilk yarısında görülen, çığlık atma, ağlama ile yoğun korku ve otonom hiperaktivitenin (taşikardi, taşipne, terleme, pupillaların dilatasyonu) eşlik ettiği bir bozukluktur.
Hala uykuda olan çocuk çığlık atarak kalkıp yatakta oturur, yanına gelenleri tanımaz, uyandırma çabalarına direnir, korku ile rastgele evin içinde koşup bir yerlere çarpabilir ve bazen bilinci yerine gelmeden tekrar uykuya dalar. Sabah kalktığında ise olanları hatırlamaz. Gece terörünün devamında uyurgezerlik de görülebilir.
UYKU TERÖRLERİ EN SIK 3-7 YAŞ ARASINDA GÖRÜLÜR VE GENELLİKLE 10 YAŞINA KADAR ORTADAN KAYBOLUR.
Çocukların yaklaşık %30′ unda görülmekte, erkek ve kız çocuklarda eşit prevalansa sahip olduğu bilinmektedir. Hastaların büyük çoğunluğunun ailesinde gece terörü hikayesi bulunmaktadır.
Risk faktörleri arasında genetik ve gelişimsel faktörler, uyku yoksunluğu, uyku-uyanıklık düzensizliği, ameliyat, ateş, uykuda uyarıcı bir dokunma, ses bulunmaktadır. Yapılan çalışmalar gözden geçirildiğinde gece terörü veya uyurgezerlik için başvuran çocukların yarısından fazlasının obstrüktif uyku apnesine sahip olduğu belirlenmiştir. Huzursuz bacak sendromu, reflü, zorla uyanma, bazı ilaçlar, depresyon ve anksiyete gibi duygu durum bozuklukları da gece terörü için risk oluşturmaktadır.
Gece terörleri çoğunlukla çocuğun yaşı büyüdükçe kendiliğinden geçmektedir. Tanı konduktan sonra, gece terörü için çocuğu rahatlatmaktan başka özel bir tedavi yoktur. Tedavi genellikle güvenliği sağlamaya ve tetikleyicileri ortadan kaldırmaya odaklanır.